1TEOG Türkçe Konuları ve Tavsiyeler
Ortak sınavın (TEOG) bir diğer kilit dersi de her
zaman olduğu gibi Türkçe! Sınava bir hafta kala doğru bir sistem ile Türkçe
netlerinizi arttırmanız ve sınav puanınızda da anlamlı bir yükseliş yakalamanız
mümkün. İlk olarak fiilimsiler konusu vardır. Fiilimsiler konusunun üzerinde
ciddi bir hakimiyet yakalamak istiyorsanız, öncelikle fiil nedir onu iyi
kavramalısınız. İş, oluş, hareket bildiren kelimeleri gördüğünüz an tespit
edebilmelisiniz. Çünkü, fiilimsiler bir nevi fiil konusunun alt konusudur.
Öncelikle 7.sınıfta işlenen fiiller konusunu tekrar etmenizi tavsiye ediyorum!
O
konuyu kavradıktan sonra fiilimsilere geçtiğinizde isimfiil, sıfatfiil ve
bağfiilleri öğrenirken ekleri ezberleseniz dahi eklere bakarak fiilimsi
çeşidini tahmin etmekten kaçının. Bir fiilin isimleşmesinin
isimfiil, sıfatlaşmaşının sıfatfiil, iki öğeyi veya iki cümleyi bağlamasının da
bağfiil olduğunu bilmeniz gerekir.
Fiilimsiler
örnek bazlı bir konudur. Konuyu ne kadar iyi anladığınızı düşünürseniz
düşünün çok fazla örnek soru görmelisiniz. Benim öngörüm konuyu tamamlamak
için en az 100 soru çözmeniz gerekir.
İkinci
konu cümlenin öğeleri konusudur. Bu da yine yoruma açık bir konudur.
Sizden temel öğeler olan yüklem beklenir. Bu konu için ise en az
70-80 test sorusu çözülmelidir. Ayrıca, günlük konuşmalarınızda da
cümlelerinizi aklınızda öğelerine ayırmaya çalışmak da fayda sağlar.
Üçüncü
olarak paragrafta anlam konusu gelir. Bu konu hem bu sınavda hem de öğrenim
hayatınız boyunca gireceğiniz tüm sınavlarda karşınıza çıkacak ve ayırt edici
olacaktır. Bu nedenle tavsiyem paragrafta anlam konusunu çalışmayı kısa tutup
soru çözümüne ağırlık verilmesidir.Birçok öğrencimde gördüğüm eksiklik uzun
olan paragrafları pas geçmeleridir ki bu ciddi bir hatadır. Çünkü görüyoruz ki
her yıl sınavlarda paragraf uzunlukları gittikçe artıyor. Yani, uzun bir metni
doğru yorumlayabilenler bir adım öne çıkıyor. Bu nedenle çekinmeyin,
ertelemeyin ve çok uzun paragraflarn üzerine gidin. Unutmayın ki, bu bir
sıralama sınavı ve sınava iyi hazırlanan binlerce öğrenciyi birbirinden ayırt
etmek için mutlaka can alıcı sorular hazırlanacak! Türkçe dersinde paragraf
yorumu ayırt edici bir özelliği sahip. Paragraf yorumundan en az 120 soru
çözmenizi tavsiye ediyorum.
Herkese
iyi çalışmalar!
Emre
Solmaz – inekle’nin Eğitim Danışmanı
2Sınava Nasıl Çalışılır?
Sınavlara
hazırlanırken herkesin benzer çekinceleri ve soruları oluyor. inekle’nin Eğitim
Danışmanı Emre’ye bu soruları yönelttik ve birçoğunuzun aklına takılan sorulara
cevap verelim istedik.
Öğrenci
öğrendiklerini okuyarak mı yoksa soru çözerek mi pekiştirmeli?
Bu konu iki bölümde incelenmelidir. Bahsettiğimiz sözel (coğrafya, tarih, dil ve anlatım, edebiyat
vb.) bir ders ise o zaman öncelikli
olarak konu çalışılması gerekir. Konular
önce bir kez direkt okunmalı, sonra altları çizilerek bir kez daha okunmalı ve
3. dönüşte altı çizili kısımlar yazılarak tekrarlanmalıdır. Ardından da
testlere yönelinmelidir.
Sayısal (matematik,
geometri, fizik, kimya, biyoloji) dersler için ise konu okumaktan ziyade,
konular için anahtar olan kısımlardan formül kağıtları
hazırlanmalıdır. Bu kağıtlar önlerinde birkaç test çözerek formüllerin ve
kavramların yerleştiğine inandıklarında bu sefer de kağıtlar önlerinde olmadan
soruları çözüp, pekiştirmelerini tavsiye ederim.
Haftada
kaç soru çözülmeli?
Bu konuda direkt olarak sayı vermek yanlış olacaktır. Öğrencinin
yapısı ve hedefleri bu sayıyı saptamakta önemlidir. Ancak, genel konuşmak
gerekirse bir öğrenci herhangi bir konudan 200 soruyu çözdüğünde minimum 175 tanesini doğru cevaplayamıyorsa konu tam
olarak kavranmamış demektir.
Öğrenci
kendini zor soruları çözerek mi test etmeli?
Zor soruları çözmek ancak A+ öğrenciler için mümkün olan bir
durumdur ve öğrencilerin geneli için tehlikelidir. Çünkü öğrencilerin %90′ı zor
olarak tabir edilen soruları çözemezler. Bu da öğrencilerin ders çalışmaktan
tamamen uzaklaşmasına sebep olabilir. Bu yüzden öğrencilerin kademeli soruları içeren kitaplara yönelmesini
tavsiye ederim.
Bir
dersten en yüksek verim nasıl alınır?
Klişe gibi gelse de dersi sevmek çok önemlidir. Dersi sevmek ve dersin amacını anlamak çok önemlidir. Mesela
bir öğrenci fizik dersinin amacının doğada olan olaylar ve onların sayısal
hesaplamaları olduğunu özümsemelidir. Ya da tarih dersinin amacının geçmişte
olan olaylardan ders çıkarmak ve tarih dersinin sebep sonuç ilişkisine dayalı
olduğunu bilmelidir. Bunun dışında, öğrencilerinkonu çalışmak ile soru çözmeyi paralel yürütmelerini tavsiye ederim. Ayrıca, öğrencilerin bir çoğunda gördüğüm en önemli yanlış,
yapabildikleri ve kendilerine kolay gelen dersleri bolca çalışıp başarısız
oldukları derslerden kaçmalarıdır.
3Eksiklerimi nasıl kapatırım?
inekle’nin
tanıtım filminde de dediğimiz gibi “Dersler, sınavlar, projeler…Hepsinin altında ezilmemek
mümkün mü?” Her gün ayrı bir stres yaşadığınızı az
çok anlıyoruz, anlamaya çalışıyoruz. Nerede yanlış yaptığını bilmek,
eksiklerini fark etmek ve çalışmalarını bu doğrultuda planlamak daha başarılı
olmak ve gerçek anlamda öğrenmek için kritik.
Peki, nerede eksik olduğunu nereden
bileceksin? Merak edenler içininekle’nin Eğitim Danışmanı
Emre Solmaz’ın birkaç tavsiyesi var.
Bunun
için birçok yol var. Öğrencinin deneme sınavlarında üst üste aynı konudan soruları
yapamıyor olması bunlardan biridir. Ayrıca okulda bir sınav genellikle
ya bir ya da iki konudan yapılır. O nedenle sınavdan düşük not alması o
konulardan eksik olduğunun bir göstergesidir. Öğrenci evde kendi başına
eksiklerini tamamlamak istiyorsa o zaman kalın test kitaplarına yönelmelidir.
Çünkü,
kalın test kitapları aynı konudan çok sayıda test barındırdığından her konu
kendi içinde detaylıca taranabilir. Özetle bir gerçek var ki amaç YGS ve LYS
sınavlarından iyi sonuç almaksa, eksiklikler
ancak çok fazla test çözerek tamamlanabilir.”
4Sözel Derslere Nasıl Çalışılır?
ÖSYM sözel dersler için sanılanın aksine sadece ezbere
dayalı soru üretimi yapmamakta. Nitekim bu alandaki öğrencilerin ileriki
dönemlerde okuyacağı bölümleri düşünürsek, sadece ezbere göre öğrenci
elemesinin mantığı yok. YGS ile LYS sözelini karşılaştırmak gerekirse: YGS
sözelinde genellikle verdiği bilgiyi yorumlatırken, LYS sözelinde bilmenizi
beklediği bilgiyi yorumlatır. Bu yüzden bilgi yorumlama ortak noktadır.
Sözele
hazırlanırken bizim tavsiyemiz; sözel konuları çalışmak kadar
bunları tartışmak ve yorumlamak da önemli. Ya kendi içinizde konular
üzerine yorumlar yapın ya da bilgi düzeyi size yakın arkadaşlarınızla
tartışarak çalışma yoluna gidin.
5Verimli Ders Çalışma Yolları
Ders çalışmanın birçok öğrenci için
malesef bir zorunluluktan öteye geçemediğini biliyoruz. Eğitim-öğretim
hayatınının daha keyifli, verimli ve sorunsuz bir hal almasını istiyorsan eğer, ders çalışmayı bir zorunluluk
olmaktan çıkarıp, daha keyifli bir “aktivite” haline
getirebilirsin. En azından daha verimli ve etkili
çalışmayı öğrenerek derse ayırdığın süreyi en iyi şekilde kullanabilir ve bu
sayede yapmak istediğin diğer işlere de, kendini kötü ve suçlu hissetmeden
zaman ayırabilirsin! Unutma, önemli olan kaç saat boyunca çalıştığın değil, ne
kadar kaliteli çalıştığın.
Daha düzenli ders çalışmak için inekle’den de faydalanabilirsin. inekle‘de kendi
seçtiğin bir öğretmen ile her
gün ya da haftanın belli günleri için sözleşebilir, günlük ödevlerini beraber
yapabilir ve o gün okulda işlediğiniz konuların üzerinden beraber
geçebilirsiniz. Hem
biriyle çalışmanın keyfine varabilir hem de sorun olduğunda ya da kafan
karıştığında takılmadan ilerleyebilirsin.
Nasıl Daha Verimli
Çalışılır?
Bir Planın Olsun. Kimse
bir günde aniden verimli bir şekilde çalışmaya başlayacağını ve çok başarılı
olacağını söylemiyor. O yüzden hemen pes etmemen gerektiğini baştan söyleyelim.
Düzenli ve programlı olmak için çaba sarfetmen önemli.
Çalışmak için masana oturduğunda ne
çalışacağını, nereden başlayacağını bil. Düzenli olarak çalıştığın müddetçe bu
bir süre sonra senin için çok doğal bir hal alacaktır zaten, merak etme.
Okuldan geldiğinde bir süre dinlenebilir, sonrasında ödevlerini tamamlayabilir
ve o günkü derslerde aldığın notları hızlıca okuyabilirsin. “Ya ne okuycam da zaman
kaybedicem” diye düşünme. Notlarını hikaye okur gibi
oku. Günlük yapacağın bu kısa tekrarlar sayesinde sınav döneminde her şeyi en
baştan, sıfırdan çalışman da gerekmeyecek ve en nihayetinde çok zaman kazanmış
olacaksın. Dilersen notlarına yatmadan önce de göz gezdirebilirsin. İşte, bu
noktada düzenli ve anlaşılır, geri dönüp okumak isteyeceğin şekilde ders notu
tutmak önemli. Bununla ilgili yazımızı okuyup, bilgi almak istersen; tıkla!
Tabii, her şeyden önce kendini tanıman önemli. Eğer,
okuldan gelir gelmez arayı soğutmadan önce ders çalışmak senin için daha
kolaysa ve bu sayede daha verimli olacaksan programını bu şekilde
oluşturabilirsin.
Mola Ver. Sen bir makine değilsin! Ders çalışırken kısa molalar
vermeli, kendini ve kafanı tazelemelisin. Çalışma süreni 45-50
dakikalık parçalara bölebilir, aralarda da 10 dakika mola verebilirsin. Burada
disiplinli olman ve moladan derse geri dönebilmen önemli. Eğer derse devam etmezsen,
bir diziye ya da facebook’a takılıp gidersen o gece ya da ertesi gün okulda
yaşayacağın pişmanlığı düşün. Kendini
boş yere strese sokma!
Kendini Ödüllendir. Kendine küçük küçük hedefler ve bunların sonunda da
minik ödüller koy. Bunlar bir ödevin 3 sorusunu tamamlamaktan bir testi
bitirmeye, 5 sayfa okuma yapmaktan ders notlarını tamamlamaya kadar farklı
hedefler olabilir. Ödüller ise yine minik olsun. 2 sayfa okuma yapıp kendini 3
saat dinlenmeyle ödüllendirme, yani kendini kandırma : )
Hayal Kur, Motive Ol. Ne istediğini anla ve kendine ulaşabileceğin ve
vazgeçmeyeceğin bir hedef belirle. Bir hedefin olduğunda çalışmak da, dersler
de, okul da daha anlamlı olacak emin ol. Kendini çalışırken ve sonrasında
rahatlamışken hayal et.
Ulaşmak istediğin hedefi düşün. Ödevlerinin bittiğini,
sözlüde takır takır her soruya cevap verdiğini, sınavı geçtiğini ya da
istediğin üniversitede yepyeni arkadaşlarınla olduğunu. Hayal et ve ona ulaşmak
için elinden geleni yap.
Hazır Çalışıyorken, Boş Durma Öğren. Şu an çalıştığın, çalışmak zorunda olduğun birçok konu
sana sıkıcı ve gereksiz gelebilir. Ancak, madem okuyorsun ve çalışıyorsun,
hazır bunu yapıyorken okuduklarını anlayarak ve sorgulayarak bunu daha
eğlenceli ve öğretici hale getirebilirsin. İçindeki merak duygusunu biraz olsun
alevlendirmen yeterli. Sadece okul için öğrenme, kendin için öğren, bilgi
sahibi ol.
Nerede
Çalıştığın da Önemli. Birçok öğrenci
konsantre olmaya pek de elverişli olmayan ortamlarda çalışma hatasına düşüyor.
Etrafında, zaten zorla çalıştığın dersten daha enteresan bir şeyler bulmak
senin için çok da zor olmayacaktır. O nedenle çalıştığın yerde dikkatini dağıtacak, ilgini
çekecek şeylerin az olmasına özen göster.
Örneğin dağınık bir masa konsantre olmanı
zorlaştıracak ve gözün hep başka şeylere kayacaktır.
Burada da önemli olan yine senin kendini tanıman. Herkesin ideal çalışma ortamı
farklıdır. Müziksiz yapamam diyenlerdensen çalışırken dinleyeceğin müziği
seçmende yardımcı olabilecek tavsiyeler için tıkla!
6Sınav Haftası Ne Yapmalı?
Hem
sizler, hem de üniversiteliler için sınav haftaları gelmiş bulunmakta. İsminden
dolayı (SINAV
HAFTASI) stresi de ağır oluyor bu dönemlerin.
“Hafta/lar” olması itibariyle sanki hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Stres
yapmayın demiyoruz çünkü “He
tamam o zamaaan” diyip, birden stressiz
günlere kavuşmayacağınızı biliyoruz. Ancak, eğer gerçekten istiyorsanız, bu
haftaları biraz daha verimli geçirmenin yolları tabii ki var. “Peki ne yapmalı, nasıl daha iyi
çalışabilirim?” diyorsanız, buyrun.
İyi
beslenin. Karbonhidratı ya da şekeri yüksek yiyeceklerden uzak
durun. Bu tür yiyecekler kısa vadede sizi ayakta tutacak olsalar da,
vücudunuzun iyi çalışmak için asıl ihtiyacı olan şey protein! Siz Google’a
proteinli gıdalar yazmadan önce biz hemen birkaç tane sıralayalım; et, yumurta,
süt, yoğurt, peynir, mercimek ve fasulye başta olmak üzere baklagiller.
Spor
yapın, hareket edin. Bu hemen gidip bir spor
salonuna yazılmanız anlamına gelmiyor tabii. Çalışmaya ara verip yapacağınız
kısa bir yürüyüş ya da odanızda yapacağınız birkaç egzersiz hareketi dahi daha
konsantre ve verimli çalışmanızı sağlayacaktır. Hem biraz hareket her zaman
iyidir!
Sabahlamayın. Sabahlara kadar çalışmak belki kendinizi iyi
hissettirecektir. Kendinizi çok çalışmış gibi hissedecek, çevrenizdekilere “Sabahladım ben ya” diyebileceksiniz. Ancak, sabahladığınızda bir saatten
sonra kafanız yavaş çalışmaya başlar, öğrendiğinizi düşündüğünüz şeyleri hemen
unutma riskiniz artar ve kafanız karışabilir. Tüm bunları yaşamasanız bile
ertesi gün sınav esnasında yorgunluktan kafanızı toparlayamayacağınız kesin.
Konsantre olabilmek, odaklanabilmek için vücudunuzun uykuya ihtiyacı var.
Dinlenmiş bir şekilde girdiğiniz sınavlarda çok daha iyi yapacaksınız.
Çalışırken
kısa molalar verin. Örneğin, derse ara verip bir arkadaşınızla ya da
ailenizle 10 dakikalık kısa bir sohbet rahatlamanızı sağlayacaktır ve
derse geri döndüğünüzde daha kolay odaklanabileceksiniz. Ne zaman mola
vereceğinizi bilmeniz de önemli. Tam konunun ortasında pat diye kalkıp, ben bir
mola vereyim derseniz, o ana kadar çalıştıklarınızın da bir anlamı kalmaz. Ne
yapıyorsanız onu bitirin, geri döndüğünüzde baştan hatırlamak zorunda kalmayın.
Ve unutmayın sadece 10 dakika. Havaya girip, saatlerce muhabbet etmeyin!
Çalışmanızı
kısa sürelere bölün. Diyorlar ki, matematik ya da fizik gibi derslere
çalışıyorsanız sadece 1 saat kadar iyi derecede konsantre olabilir ve verimli
çalışabilirsiniz. Bu 1 saat sonunda ya da veriminizin düştüğünü hissettiğiniz
anda (bu derse başladıktan 2 dakika sonra olmasın tabii) ara verin ve 5-10
dakika tamamen farklı bir şey yapın. Diğer yandan, okuma / anlama yapıyorsanız,
2-3 saat durmadan çalışabilmeniz daha mümkün.
Sosyal
ağlardan, telefondan uzak durun. Facebook, Twitter ve
kullandığınız diğer tüm sosyal iletişim teknolojileri… 7/24 bunlara bağlı
olmanız büyük bir dikkat dağınıklığının da habercisi. Facebook’unuzu,
mesajlarınızı kontrol etmek için belli zamanlar ayırın kendinize – 2 saatte bir
mesela. Yapabilirsiniz!
Zorlandığınız
derslerin öğretmenleri ile konuşun. Birçok
öğrenci öğretmenlerinden kaçacak yer alıyor, olabildiğince minimum iletişime
girmek için elinden geleni yapıyor. Derslerle ilgili bir sorununuz varsa, bazı
şeylere yetişemiyorsanız ya da anlamadığınız bir konu varsa öğretmenlerinize
sormaktan çekinmeyin. Fikir alın, zorlandığınızı kabul edin, samimi olun,
faydasını göreceksiniz. Bu noktada inekle’den de olabildiğince
yararlanabilirsiniz. Zaman darlığından ya da çekindiğinizden başkalarına
soramadığınız soruları her zaman inekle’deki üniversitelilere sorabilir, konuyu
öğrenene kadar çalışabilirsiniz.
Arkadaşlarınızla
çalışın. Günümüzde malesef ki çok zor olduğunu görüyoruz ancak
rekabeti bırakın ve arkadaşlarınıza kucak açın
Karşılıklı notlarınızı paylaşabilir, birbirinize konu
anlatabilir ve birbirinizi test edebilirsiniz. Unutmayın, öğrenmenin bir yolu
da öğretmekten geçiyor. Başkalarına ders anlattıkça hem bildiklerinizi
pekiştirirsiniz hem de arkadaşlarınıza yardım etmiş olursunuz. “Başkaları önüme
geçer mi?” kaygısını taşımayın. Siz sadece kendinizden sorumlusunuz. Ayrıca,
karşınızdakinin size bilmediğiniz bir şeyler öğretebileceğini unutmayın!
Diğerlerinin başarısızlığı üzerinden başarı sağlamaya çalışmayın.
Pineklemeyin,
inekleyin. Sınav dönemlerinde en büyük
yardımcılarınızdan biri de inekle.com. İhitiyacınız olduğu an bir tık
uzağınızda, size yardım edebilecek üniversiteliler var. Üstelik Türkiye’nin
neresinde olursanız olun bu rahatlığa sahip olmanızın büyük bir lüks olduğunu
unutmamalı. İsterseniz kendinize bir öğretmen seçip düzenli olarak onunla
çalışabilirsiniz. Ya da isterseniz o an kim müsaitse onunla çalışabilirsiniz.
Burada, kendi eğitiminizde söz sahibisiniz; kimden ne kadar ders alacağınızı
öğrenciler olarak siz kendiniz belirliyorsunuz.
7Üniversite Tercihi Yapacaklara Tavsiyeler
LYS ve YGS bitti ve sıra geldi tercih
dönemine. Üniversiteye bir adım kala vereceğiniz bu önemli kararı bir kabusa
dönüştürmeyin. İyice düşünün, ne istediğinizi tartın ve sakin bir şekilde
seçimlerinizi yapın. Bu tercih döneminde aklınızda tutabileceğiniz birkaç
tavsiyemiz var.
1.
Tercih yaparken puanınızı değil sıralamanızı ve yüzdelik diliminizi dikkate
alın.
Çünkü katsayılar her sene farklı faktörlerden
etkilenirler. Ancak sıralama daha gerçekçi bir tahmin yapmanıza yardımcı
olabilir.
2.
“Çok da içimden gelmiyor” dediğiniz hiç bir bölümü tercih etmeyin ve bir kez
daha sınava hazırlanmaktan korkmayın.
Çünkü bir yıl aslında uzun ömrünüzde çok
kısa bir süre ve verimli bir çalışmayla 80.000′den ilk 10 000 seviyesine kadar
çıkabilirsiniz.
3.
Tercih edeceğiniz üniversite bir vakıf üniversitesi ise direkt olarak okulun
öğrenci işlerinden ve okuyan öğrencilerinden okula dair bütün detayları
öğrenin.
Çünkü her vakıf üniversitesinin
kuralları farklıdır. Eğitim ücretlerinin yıllık artışında hangi yöntemin
kullanıldığını öğrenin. Örneğin bazı vakıf üniversiteleri TEFE-TÜFE’yi
geçmeyecek şekilde ücret artışı yaparken bazı üniversiteler okul bütçesi göz
önüne alınarak artış yapar ki bu da son derece ucu açık bir tanımlamadır.
Ayrıca burslu bölüm tercih eden öğrenciler bursun hangi durumlarda kesileceği
hangi durumlarda askıya alınabileceğini öğrenmeyi unutmasınlar. Yani koşulsuz 7
yıl devam mı edecek yoksa ortalaması 2.00 ‘ın altına düştüğü an kesintiye mi
uğrayacak? Bunun dışında vakıf üniversiteleri ingilizce eğitime ağırlık
verdikleri için hazırlık sınıfları devlet üniversitelerine nazaran daha yoğun
geçer ve hazırlık sınıfında zorlanan öğrenciler olabilir.
4.
Meslekleri gerçek anlamda öğrenin. Mümkünse o meslek gruplarından profesyonel
insanlarla konuşun.
Örneğin kimya mühendisliği kimyagerliğin
üzerinde bir bölüm değildir. Kimya mühendisi ve kimyager aynı iş kolunda farklı
pozisyonlarda çalışan insanlardır.
Ayrıca aynı bölüm farklı üniversitelerde
farklı müfredatlara sahiptir. Mesela Fizik bölümünü ele alırsak; bir
üniversitede Katı Hal Fiziği ağırlıklı eğitim verilirken, öbür üniversitede
farklı bir eğitim verilebilir. Bu nedenle tercihlerinizi yaparken hem bölümü
hem de üniversiteleri iyi araştırın. Siz matematikçi olmak isteyip Boğaziçi
Üniversitesi Matematik Bölümünü yazarken aslında istediğiniz tarz bir matematik
eğitimi Yıldız Teknik Üniversitesi’nde veriliyor olabilir.
5.
“Şu bölümün iş alanı yok, mezunları iş bulamıyor” gibi genellemeleri ciddiye
almayın.
Unutmayın ki işe diplomanız değil, siz
gireceksiniz. Kişisel özelliklerinize uygun, kendinizi gösterebileceğiniz bütün
meslek gruplarında yeteri kadar gelir elde edebilirsiniz. İsteyerek okuduğunuz
bir bölüm ardından severek yaptığınız bir iş, sonunda başarı da getirecektir!